Sessiz Tükeniş: Gençlerde Artan Depresyon ve Yalnızlık Hissi
- Anasayfa
- Sessiz Tükeniş: Gençlerde Artan Depresyon ve Yalnızlık Hissi

Yalnızlık Çağında Büyüyen Gençlik, Ekran Işığında Kaybolan Aidiyet ve Anlam Arayışıyla Baş Başa.
Dijitalleşen Hayat, İzole Olan Gençlik
-
yüzyılın gençliği teknolojiyle iç içe büyüyor. Her an çevrim içi olabilme imkânı, dünyayla bağlantı kurmayı kolaylaştırsa da, bu durum aynı zamanda gerçek sosyal ilişkilerin yerini yüzeysel dijital etkileşimlere bırakmasına neden oluyor. Gençler binlerce “takipçiye” sahip olabilir, ama bir dertleşecek insanı olmadığında yalnızlık duygusu daha da keskinleşiyor.
Sosyal medya, genç bireylerde kıyas kültürünü derinleştiriyor. Mükemmel hayatların, ideal bedenlerin ve başarı hikâyelerinin her an göz önünde olması; değersizlik, yetersizlik ve başarısızlık hissini artırıyor. Bu durum zamanla özgüveni zedelerken, sosyal geri çekilme, anhedoni (zevk alamama) ve depresif belirtilerin ortaya çıkmasına neden oluyor.
Aile içi iletişimin zayıflaması da bu yalnızlık çemberini genişletiyor. Ev içinde bir arada olunmasına rağmen duygusal anlamda bağ kurulamayan, yalnız hisseden gençlerin sayısı giderek artıyor. Bu sessiz yalnızlık hali, çoğu zaman fark edilmeden büyüyor ve ancak işlevsellik kaybı yaşandığında dikkat çekiyor.
Gençlik Depresyonunun Sessiz Belirtileri
Gençlerde depresyon, yetişkinlerdeki kadar görünür olmayabilir. Aileler ya da öğretmenler çoğu zaman bu belirtileri “ergenlik bunalımı”, “huy değişikliği” ya da “ilgisizlik” gibi yorumlayabiliyor. Oysa ki genç depresyonu;
-
içe kapanma,
-
akademik başarıda düşüş,
-
uyku ve iştahta değişiklik,
-
tahammülsüzlük ve öfke patlamaları,
-
kendini değersiz hissetme gibi belirtilerle kendini gösteriyor.
Birçok genç, yaşadığı ruhsal sıkıntıyı anlatacak güvenli bir alan bulamadığı için duygularını bastırıyor. Bu bastırılan duygular ileride daha büyük psikolojik sorunlara zemin hazırlıyor. Özellikle pandemiden sonra yapılan araştırmalar, gençler arasında depresyon ve anksiyete oranlarının dramatik şekilde arttığını ortaya koyuyor.
Ne yazık ki bu süreçte profesyonel yardım almak hâlâ bir tabu olarak görülüyor. “Psikoloğa gitmek delilik mi?”, “Ailem ne der?” gibi düşünceler gençleri yardım almaktan uzaklaştırıyor.
Sonuç: Görünmeyeni Görmek, Sessizi Duymak
Günümüzde gençlerin yaşadığı depresyon, çoğu zaman sessiz ilerleyen bir krize dönüşmüş durumda. Ebeveynlerin, eğitimcilerin ve toplumun bu duruma daha dikkatli yaklaşması gerekiyor. Gençlerle kurulan iletişim, onları yargılamayan, anlamaya çalışan, duygularına yer açan bir zeminde ilerlemeli.
Ayrıca;
-
Okullarda ruh sağlığı destek birimleri yaygınlaştırılmalı,
-
Gençlere psikolojik danışmanlık hizmetleri ücretsiz ve erişilebilir hale getirilmeli,
-
Sosyal medya okuryazarlığı geliştirilerek dijital baskı mekanizmalarına karşı bilinç oluşturulmalı,
-
Ve en önemlisi, gençlerin duygularını dile getirmesi teşvik edilmelidir.
Unutulmamalıdır ki, sağlıklı bir toplum, duygularını bastıran değil, paylaşabilen bireylerden oluşur. Ve gençlik, bu toplumun en kırılgan ama en güçlü potansiyelidir.